Tuesday, July 29, 2008

I belong to youuuuu


Evvet, gidiyoruz, inşallah...Bulduk biletimizi :)
Fulya'nın cin fikri sayesinde.

Friday, July 25, 2008

Ankara

Tatil dönüşü hızlı bir haftaya girdim, işler bekler...
Derken Cuma geldi, 20 Temmuz Pazar kuzenin düğünü var. Kuzenimle doğumgünlerimiz aynı ama o benden tam 7 yıl önce doğmuş.
Cuma otel krizi ile geçti. Ankara'da kalacak yer ayarlamak gerek. O mu bu mu derken, ablamlar, annemler ve bize rezervasyon yaptırmayı başarabildim, içim rahattı ama gittiğimizde baya bir hayal kırıklığı yaşadık otel ile ilgili. Cumartesi sabah yola çıkıldı, 17 gibi Ankara'ya varıldı. Yeni Bolu Tüneli'nden geçtim ilk kez.
Düğün Pazar günü idi, ben Taş Devri & Sex and the City karışımı tek omuz - balon etek elbisemle hazırlandım. Güzel oldum :) Herkes güzeldi...
Düğün bitti, 12'de İstanbul yollarına düştük yine. İşte bu kısım keyifsizdi.

Bu hafta da yoğundu, iki kez Gebze'ye gittim. Haftaya Pazartesi yine Ankara'ya gideceğim, ama bu sefer iş için. Selçuk Altun'un " Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir " kitabını bitirdim. Oktay Rıfat okuma hevesi oluştu bende. Deliler gibi Lenny Kravitz konser bileti arıyoruz. Evet almıyoruz, arıyoruz... Bakalım umutluyuz, işte bu da en sevdiğim parça, son günlerin favorisi, çok anlamlı sözlerle... Bu sözleri duymanın güzel geldiği bir ruh halindeyim sanırım,

I'll Be Waiting

He broke your heart
He took your soul
You hurt inside
'Cause there's a hole
You need some time
To be alone
Then you will find
What you've always known

I'm the one who really loves you baby
I've been knocking at your door

As long as I'm living
I'll be waiting
As long as I'm breathing
I'll be there
Whenever you call me
I'll be waiting
Whenever you need me
I'll be there

I've seen you cry
Into the night
I feel your pain
Can I make it right
I realize there's no end in sight
Yet still I wait
For you to see the light

I'm the one who really loves you baby
I can't take it anymore

As long as I'm living
I'll be waiting
As long as I'm breathing
I'll be there
Whenever you call me
I'll be waiting
Whenever you need me
I'll be there

You are the only one
I've ever known
That makes me feel this way
Girl you are my own
I want to be with you
Until we're old
You've got the love you need right in front of you
Please come home

As long as I'm living
I'll be waiting
As long as I'm breathing
I'll be there
Whenever you call me
I'll be waiting
Whenever you need me
I'll be there...

Wednesday, July 9, 2008

Seyir Defteri Gün 5

Dün en uzun süre havuzda ve güneş altında kalınan gün oldu. Gün batımına kadar.
Tüm İngiliz ekip Kızıl Ada'ya yemeğe gittiği için tesis bize kaldı.
Gece, Help Beach Bar'da yedik. Çok çok renkli bir bar, güzeldi.

Bugün 12:30 itibariyle Fethiye'den çıkıldı, yolda bir pide molası ve TRT-FM'in şarkılarıyla 17:30 itibariyle Bodrum Türkbükü'ndeyiz. Çok kalabalık. Çoook...
Maritim aynı Maritim ama hemen yana açılan bir "beach" nedeniyle gece klubü müzikleri ile oturmak nasip oluyor. Napalım, varsın olsun...

Akşama MEY'de yiyeceğiz. En son 2 sene önce gittiğimde çok lezizdi herşey. Bakalım yeni yerinde durum aynı mı ?

Tuesday, July 8, 2008

White Dolphin

Gün 3.
Bugün aslında oda değiştirme günümüzdü. Daha rezervasyon sırasında belli idi bu hadise, sürpriz olmadı yani. Oda değişimi için haber vermeselerdi biz hiç sesimizi çıkarmayacaktık ancak 2 teklifle aradılar.
1- Ya bu tesiste ( Oyster'da ) başka bir oda ( standart odaladan biri )
2- Ya da bu otelin 3'te biri kadar odası olan ancak fiyatı 2 katı olan kardeş bir tesise transfer. Kardeş tesis Beyaz Yunus.

2'yi seçtik. Gerçekten kocaman teraslı, terasında jakuzili, banyosu hamamlı, ses sistemli bir odaya geldik. Ultra butik... Burası diğerine göre çok daha sakin gerçekten tam butikmiş. Yer ayırtmak imkansız dediler, tüm odalar İngiltere'de bir acentaya veriliyormuş...
Yaaaa böyle işte.

Bu akşam diğer kardeş kuruluş JADE'de balık yedik. Balık ORFOZ. Lezizdi.
Jade'de şirin mi şirin bir İran kedisi var, bembeyaz : ANGEL.

En sıcak günlerden biriydi. 17:00'ye kadar güneş kızgın kalmaya devam etti.

Şimdi iş maillerime bakıp yatacağım...

Monday, July 7, 2008

Oyster

Uzun zamandır yazamamışım bloğuma. Yoğun gündemler...

***

Tatildeyim.
Gün 2.
Yer Ölüdeniz. Yine Oyster. Mekan aynı, garsonlar aynı.
Yine son dakika, olaylı bir tatile çıkış. Hangisi değil ki!!! İşlerimi buradan takip etmem gerekecek.

Odamın balkonundayım, yandaki bardan " My dream is to fly over the rainbow..." şarkısı geliyor. Bangır bangır.
Olsun, dün gece Ölüdeniz Yamaç Paraşütü festivali gibi bir organizasyonun final gecesiymiş ve inanılmaz grup Zi Punt'un konseri varmış. O müziğe rağmen uyudum. Sevenleri lütfen üzerine alınmasın.

Ölüdeniz yine İngiliz istilasında.
Tatil kitaplarım hazır. Murakami'ye başladım.

Ben şimdi " I dont want nobody ... dum dum dum " eşiliğinde uyumaya gidiyorum.

Diğer tatil günlerimi bekleyin, fotolarla....

Supergirl (live acoustic)