Wednesday, February 27, 2008

Artık Yıl Şubat

Şubat bitti bitiyor. Bu sene Şubat da uzun... Aslında tüm aylar içinde en kısa ay yine de ama 1 gün fazla ya bu sene, uzun işte. 2008 artık bir yıl. Doğru tabir bu.

  • Bu sene 14 Şubat'ı kutlamadım. Hiçbirzaman çok abartılı kutlamaları sevmem, yapmacık gelir, hele de böyle alışveriş dünyasının harcamaya yöneltmesi ile ama yine de ufak jestler, küçük bir kutlama güzel olurdu. Bu sene olmadı, olamadı, olsa doğru olmayacaktı
  • Bir hafta soğuk yollardayız, bir hafta sıcak yine yollardayız. Biri gönüllü, biri gönülsüz. Bugün de sıcacıktı ( sabah ayazlarını unutmazsak ). Öğle tatilinde Nişantaşı sokaklarında dolaştım, son indirimleri yakalar mıyım diye düşünürken baktım ki tüm vitrinler uçuk pembe, maviler, ketenlere bürünmüş, babetler çıkmış... Trenchcoat'lar yine moda... İçim açılıverdi, ama yine de başarılıydım, birşey almadım ( en azından kendime ). Ablama minik bir doğumgünü hediyesi aldım : şirin, uçuk pembe, Swarovski bir kalp kolye, pırıl pırıl parlıyor. Ben çok beğendim, o beğenmezse ben kullanırım, değil mi ama ?


  • Paul Auster'ın şiir kitabı Türkçe'ye çevrilmiş, yeni gördüm. Nedense şiir okumuyorum, okuyunca çok seviyorum, büyüleniyorum ama elime alıp da okumuyorum. Bir de çeviri şiir tüm özelliğini kaybeder diye düşünüyorum ama Paul Auster olunca okurum, beğensem de beğenmesem de.
  • Geçtiğimiz hafta biten bir projemiz için ödül aldık, ilk defa oldu bu. Zorlu ve stresli bir işti, ben hala bu projenin stresiyle yaşıyorum ama olsun, umarım bu hoşluk devam eder.

  • Yarın bebek ziyaretine gidiyoruz, dün işyerinden bir arkadaşımla bebeğe ( adettendir ) altın almaya gittik, satıcıyla o kadar çok sahte altın muhabbeti yapıp eğlendik ki altın sahte çıksa kızmayacağım yani. Bizim tüm şakalarımıza satıcı adam gayet sakin bir sırıtma(!) ile tepki verdi, ya çok sıkıldı ya da altın gerçekten sahte ;)

Wednesday, February 20, 2008

Kar II

Kar yağdı, geçti... Pazartesi sabahı zor bir yolculukla vardık işimize, toplantıya misafirlerimiz de rötarlı da olsa geldiler, toplantılar da yapıldı, hatta mesai sonrasına da uzadı, şirketimiz 15:00'de kar tatili ilan etmesine rağmen...

İstiklal Caddesi kar tepecikleri ile dolup taştı. Bunun en iyi etkisi sabahları çılgınca birbirini sollayan yiyecek arabalarının bu kar tepeleri inene kadar birbirlerini sollayamamaları olacak.
İnanılır gibi değil : Sabahları restaurant'lara yiyecek getiren kamyonetlerin yarış pisti gibi oluyor cadde, sakınıp yürümek gerekiyor.

Şimdi işin daha zor kısmı başladı benim için. Karda-buzda yürümek...
Aman Allahım, ne zor iş. Topuklu giysem olmuyor, hafif kalıyor, en kalın botlarımı giysem o da işe yaramıyor. Sabah servise yürümek tam bir işkence. Tuhaf gelen sadece ben böyleyim, herkes bir sağımdan bir solumdan hızlı hızlı geçip gidiyor.. Güneş yarın da açarsa bu iş biter ;) Karda daha rahat yürümek için bir yeni icat bekliyorum ZihniSinir Procecilerinden, lütfen.
Bu sene kar sezonunu kapadığımızı umuyor, daha güneşli günler bizi beklesin diyorum.

Sunday, February 17, 2008

Kar

İşte yine başladı.
Bir bulut geliyor, göz gözü görmüyor. Sonra duruluyor. Cumartesi sabahından beri her yer bembeyaz, temizlenen kaldırımlar hemen yine karla kapanıyor. Ben 2 gündür burnumu dışarı çıkarmadım, yarın sabah bu şekilde nasıl işe gidilecek onu düşünüyorum. Üstelik 2 ayrı firma ile toplantım var, ben gidemez onlar gelir ise hiç olmaz...
Şimdiden iptal de edilmez...

***
Bu karda ne yapılır ?

- Evde spor yapılır ( 2 aydır falan spor yapmıyordum, 2 gün yürüyüş yaptım )
- Hayallere dalınır, müzik eşliğinde ( John Legend dinleyerek )
- Kitap okunur
- Dışarıda buz gibi hava, evde sıcak mutfakta kek kokusu, evet kek pişirilir ( spor da yapılmış ise rahat rahat 3 dilim yenir )
- Televizyonda eski diziler, yarışma programları izlenir ( Desperate Housewives tatile girmiş, son bölüm yayınlandı )
- Televizyonda kar haberleri izlenir ( Ardı arkası gelmez, AKOM'dan canlı yayın olmazsa olmaz )
- Örgü örülür ( Atkı'dan başka bir şey örebiliyorsanız yapın bunu, ben artık yapmıyorum, çekmecelerden atkılar taşıyor.. taşıyor... )


Yine yağıyor...

Monday, February 11, 2008

Ciao

2 yılımı verdiğim, her haftasonu üşenmeden 1,5 saat yol gidip öğrendiğim İtalyancamı unutuyorum. İtalyan Kültür Merkezi. Kurs biteli 3 sene oluyor, 2 kere konuşma kursu teşebbüsüm oldu ama paramı ödeyip ilk derse girip her 2 kursu da bıraktım. Ne acı ne ayıp değil mi ? Parama da yazık, kırılan hevesime de...

Kurs bittikten bir süre sonra 1 haftalığına gittiğim İtalya seyahatinde ısrarla İtalyanca konuşma çabalarımı göz ardı edemem ama, resepsiyonisti çatlatana kadar uğraşıp İtalyanca anlatmıştım meramımı, adamcağız İngilizceye dünden razıydı.

Bu dönemden bir süre sonra şirketimizde devam eden bir projeye gelen 30-40 İtalyan danışman bulunmaz fırsattı, üstelik tam da o projede çalışıyorken ama proje stresinden ve yoğunluktan tek odaklandığım işti. İtalyanca konuşup projemizin başarısını riske atamazdım.

Bu aralar İtalyanca namına yaptığım tek aktivite RaiUno'daki L'EREDITA adlı yarışmayı izlemek. Takdire şayan, değil mi ? Ama her soru bilişimde acaip mutlu oluyorum. Hele bir de İtalyan yarışmacı bilemedi ise...


Sunday, February 3, 2008

Bir Haftasonu


Ne güzeldi haftasonu hava, soğuk karlı günlerden sonra pırıl pırıl güneş vardı. Yetiştirilmesi gereken iş yoktu, bir de program yoktu. Tam miskinlik yapılacak, spontane yaşanacak 2 koca gün. Ama sevgili migrenim genelde yaptığı gibi Cumartesi sabahı benimle buluştu. Sözleşmemiştik, hatta onu görmezden geldim ama ısrar etti. Kendini bana gösterdi. Ona inat Cumartesi günü dışarı çıktım, ama akşamüstü olmadan, güneşin güzelim ışınlarıya ısınırken artık güneş ışınlarından rahatsız olmama neden oldu. Migrenim yatıya da kaldı, Pazar günü de benimleydi : kahvaltıda ve gün boyu. Şimdi yavaş yavaş gidiyor... Umarım uzun bir süre görüşmemek üzere vedalaşıyoruz.

İçimden geçenler...

Küçük notlar, post-itler, defterler... Bu blog artık defter(ler)ime not ettiklerimin en azından bir kısmına yer vereceğim bir adres olacak. Her yeni blog sahibi gibi ben de acaba düzenli güncelleyebilecek miyim merakındayım. Göreceğiz.

Supergirl (live acoustic)